06.12.2020, Pazar 13:22 0 Yorum | 56 Görüntülenme

#Bekletici Mesele| #Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet|

 

#Bekletici Mesele| #Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet|

  BELGE NO: 603

DAVA

:

#İtirazın İptali|

HUKUKİ TARTIŞMA

:

#Ağır ceza mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dava dosyasının eldeki dava için bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği ile .... 2.ağır ceza mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dava dosyasında iddia edilen usulsüz işlemleri yapan sanıklarla davalıların el ve işbirliği içinde olup olmadığı|

İLGİLİ MEVZUAT

:

 

GÖREV

:

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

İLGİLİ İÇTİHATLAR

:

3. Hukuk Dairesi 2016/14934 E. , 2016/12333 K.

AÇIKLAMALAR

:

#Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın .... Şube Müdürü ...ile ... Şubesinde görev yapan eşi...'ın birlikte hareket ederek ,banka müşterisi olan firmalarin bilgisi dışında forfaiting işlemleri oluşturmak, bu işlemlere ait bedelleri müşterilerinin bilgisi dışında, gerçek olmayan belgelerle başkalarına aktararak banka zararına usulsüz işlemler yaptıkları,bu hususun müfettiş soruşturmasıyla tespit edildiği,usulsüz işlemlere karışan şahıslar hakkında .... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, soruşturma raporundaki tespitlere göre bu usulsüz işlemler içinde yer alan 600.000 USD'lık yatırım döviz kredisiyle kapatılan krediler ile .... İplik San. Ve Tic. A.Ş. Firmasına açılan 1.159.189 USD ve 649.850 EURO'luk forfaiting işlemlerinden... adlı şahısa 130.756,00 TL aktarıldığı, ... tarafından da davalı ....''e 27.000,00 TL, davalı ...'ye 40.000,00 TL aktarıldığı,müvekkili bankanın ... İcra Müdürlüğünün 2011/73 esas sayılı dosyası ile davalılar hakkında icra takibi başlattığını, başlatılan takibin davalıların itirazı üzerine durduğu,davalıların itirazının haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline takibin devamı ile davalıların %40 tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı banka arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı, davacı bankanın havaleyi gönderen kişi yerine geçip bu davada talepte bulunamayacağı, havaleyi yapan şahsı tanımadığını ,bu şahsın müvekkilinden herhangi bir beyan ve talepte bulunmadığı, müfettiş raporunda belirtilen olaylarla müvekkilinin hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Davalı... davaya cevap vermemiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dava dosyasının eldeki dava için bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği ile .... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dava dosyasında iddia edilen usulsüz işlemleri yapan sanıklarla davalıların el ve işbirliği içinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle; ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır:

Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK.) 53.maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.

Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır.

818 sayılı BK’nun “Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53.maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74.maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.).

Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi bir engel oluşturmaz (HGK'nun 16.09.1981 gün E:1979/1-131, K:1981/587 sayılı ilamı; Mustafa Çenberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s.22 vd.; HGK'nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamı).

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK'nun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:472; HGK'nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları).

Bununla birlikte,Borçlar Kanununun 51. maddesinde, değişik sebeplerle sorumlu bulunan kişilerin sorumluluk sıraları belirtilmiştir. Haksız fiil ifa eden birinci derecede, sözleşme sebebiyle sorumlu olan ikinci derecede ve kanun gereğince sorumlu olan ise en son olarak sorumlu tutulmuştur.

Değişik nedenlerden ötürü sorumlu olanlar arasındaki bu ilişkiyi düzenleyen Borçlar Kanununun 51/II. Maddesi ise rücudaki sıra yönünden hakime bir dayanak vermiş ve yol gösterilmiştir. öte yandan 50. maddeye yapılan yollama ile de hakime hakseverlik ve denkseverlik esaslarına göre, sorumlu olan kişilerden her birinin, ötekine dönme hakkı olup olmadığını ve dönmenin kapsamını tayin yetkisi tanınmıştır. Ancak hakim takdir hakkını 51/II. maddedeki direktife göre kullanmalıdır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı , müşterisi olan ... İplik LTD ŞTİ'nin bilgisi dışında forfaiting yapılarak zimmete geçirilen paralardan ....'e 27.000,00 TL, ...'ye 40.000,00 TL aktarıldığı tespiti ile eldeki davayı açmıştır. Davalı...., şube müdürü İsmet Yüksekdağı tanıdığını, kendisine araç bulması için 32.500 TL'yi.....'a elden verdiğini, ....... aracılığla araç bulmaya çalıştığını, araç bulunamayınca .... verdiği paranın 27.000 TL sini banka aracılığıyla kendisine gönderdiğini beyan etmiştir. Diğer davalı ... ise hesabına havale yapan şahısları tanımadığını beyan etmiştir. Davacı, davalılar hakkında .... 2.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın derdest olduğunu ileri sürmüştür. Davacı, davalıların kötüniyetli, el ve işbirliği içinde olduğunu iddia etmektedir. Mahkemece bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

Bahsedilen ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dava dosyası ve 30.07.2010 tarihli müfettiş soruşturma raporunun incelenmesinde, davacı bankanın .... Şube Müdürü.... ile .... Şubesinde görev yapan eşi.... birlikte hareket ederek ,banka müşterisi olan ... İplik A.Ş ve .... Tekstil Ltd. Şti.Firmalarının bilgileri dışında ve gerçek olmayan belgeler ile forfaiting mevzuatı şartlarına aykırı bir biçimde, forfaiting dosyaları oluşturmak ,... bedellerini bizzat kullanmak veya üçüncü kişilere aktarmak suretiyle zimmetine geçirdikleri ,bazı firmalara ait gerçek forfaiting dosyalarının süresi uzatılmış gibi göstererek bu dosyalara gelen ihracaat bedellerini aynı şekilde zimmetlerine geçirdiklerini, ... Tekstil Ltd. Şti. 'ne 1.650 .000 USD döviz kredisi tahsis edilmesine rağmen, firmaya kredi limitinin 1.050.000 usd olduğunu bildirmek suretiyle kalan 600 .000 USD yi önce .... tekstil firmasının hesabına aktarmak sonra da bu firma yetkililerin imzası olmadan açığa çıkan 600 bin USD'yı yakınlarına ve 3. kişilere transfer ederek zımmetlerine geçirdikleri belirtilmiş olup,banka zararına usulsüz işlemler yaptıkları,bu hususun müfettiş soruşturmasıyla tespit edildiğini, davalılarla birlikte usulsüz işlemlere karışan diğer dava dışı şahıslar hakkında .... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/17 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, buna bağlı olarak ... İplik Ltd Ştinin 08.10.2008 tarihinde bilgisi dahilinde daha önce oluşturulmuş olan forfaiting dosyasına ilişkin .... sayılı hesaba 58.935.90 USD tutarında ihracat bedeli geldiğini,. ... ın eşi.... tarafından vade tarihi uzatılmış gibi işlem yapılarak gelen bu bedel ile forfaiting borcu kapatılmayarak ,firmanın ... Şubesindeki .... sayılı hesabına aktarıldıktan sonra bu hesaptan para çekildiğine dair 06.03.2009 tarihli 58.935.90 USD karşılığı 104.611.22 TL lik tediye fişi düzenlendiğini,bu tediye fişi üzerinde hesap sahibi şirketin Yönetim Kurulu Başkan vekili ....'ün imzasının bulunduğu ,...'ün tediye fişi üzerindeki imzanın kendisine ait oduğunu ancak yapılan işlemlerden haberinin olmadığını beyan ettği,aynı gün ...' un .... şubesindeki 3-332367 sayılı hesabına da tahsilat fişiyle 61.611.22 tl para yatırıldığı ,18.03.2009 tarihinde .... 3-332367 sayılı hesabından ...'ye 40.000 TL lik havale işlemi yapıldığını,.... 'e ise 20.000 TL lik havalenin gönderilmiş olduğu saptanmıştır. .... 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/17 esas sayılı dava dosyasının halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre,mahkemece, davalıların kötüniyetli, el ve işbirliği içinde olduğunun kabulü halinde, davalıların dava konusu havalelerin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı,ceza dosyası içeriğindeki maddi vakıalar yönünden değerlendirilerek ,ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi şayet mahkemece davalıların el ve işbirliği içinde olmadığı kabul edililir ise ,davacı banka tarafından rücudaki sıraya göre ilgililerin hukuki sorumluluğu cihetine gidilmesi gerektiği gözetilerek hüküm tesisi gerekmektedir.

mahkemece, yukarıdaki ilkeler de göz önünde tutularak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.||

 

 

Av. Halil ÖZYOLCU - Çukurambar, 1463. Cadde, No: 4/7, Çankaya/ANKARA – Tel: 312.2846063  Belge No: 603

Yorum yapabilmek için Giriş yap ya da Kayıt ol.

SON EKLENENLER

#Cismani Zarar|

#Cismani Zarar|

07.12.2020

BİZİ TAKİP EDİN

Twitter

Facebook

POPÜLER HABERLER