04.03.2021, Perşembe 10:40 0 Yorum | 2044 Görüntülenme

MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ETKİN PİŞMANLIK VE GÖNÜLLÜ VAZGEÇME - Seda AYDOĞDU - AYBÜ Hukuk Fakültesi

 

MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ETKİN PİŞMANLIK VE GÖNÜLLÜ VAZGEÇME

YAZAR

:

Seda AYDOĞDU*

KAVRAMLAR

:

#GönüllüVazgeçme #EtkinPişmanlık #MalaKarşıİşlenenSuçlar #ŞahsiİndirimSebepleri #OnarıcıAdalet

HUKUKİ TARTIŞMA

:

Mala karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlık ve gönüllü vazgeçme müsseselerinin koşulları ve onarıcı adalet kapsamında değerlendirilmesi

MAKALE

:

MALA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ETKİN PİŞMANLIK VE GÖNÜLLÜ VAZGEÇME

Onarıcı adalet düşüncesinin ürünleri olan etkin pişmanlık ve gönüllü vazgeçme müesseseleri, TCK’da yer bulmaktadır.

Gönüllü vazgeçme, suçun icra hareketlerine başlanılmış olmakla tamamlanmasından önce fail tarafından kendi rızası hilafına icra hareketlerini tamamlamaktan vazgeçmesidir. Bu takdirde faile tamamlanmayan suça teşebbüsten ceza verilmez ve böylece failin suçu tamamlamaktan vazgeçmesi teşvik edilir.

Etkin pişmanlıkta ise suçun icra hareketleri ve dolayısıyla suç tamamlanmış olmakla beraber, failin kendi hilafına olan rızasıyla, vermiş olduğu zararın neticelerini ortadan kaldırmaya dair gösterdiği çaba neticesinde bu durum hakkında bir şahsi indirim sebebi teşkil edecektir. Etkin pişmanlık kurumunun düzenlenmiş olma nedeni, faile verilen hürriyeti kısıtlayıcı ceza, mağdurun malında meydana gelen zararı karşılamayacaktır. Ayrıca fail, suçu işledikten sonra bundan geri dönemez, ancak etkilerini azaltmaya çalışabilir. Ancak her suç tipi bakımından verilen zararın ortadan kaldırılabilmesi mümkün olmadığından etkin pişmanlık hükümleri ancak kanunda belirtilen belirli suç tipleri bakımından kendine uygulama alanı bulacaktır. Bu nedenle de gönüllü vazgeçme, TCK’nın genel hükümler kısmında düzenlenirken etkin pişmanlık hükümleri TCK özel hükümler içerisinde düzenlenir ve de etkin pişmanlık bakımından kıyas yasağı uygulanır. Buna göre kanunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği belirtilmediyse kıyas yoluyla ilgili suç tipi bakımından etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz. Ayrıca, etkin pişmanlık, fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmayacaktır. Bu durum yalnızca cezada bir indirim sebebi teşkil eder.

Mala karşı işlenen suçlar bakımından ise TCK’da etkin pişmanlığa dair özel bir hüküm bulunmaktadır. TCK 168’e göre; Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları bakımından failin mağdura vermiş olduğu zararı kovuşturma başlamadan önce yahut kovuşturma başlamış olmakla beraber hüküm verilmeden önce failin bizzat kendi rızasıyla bu zararı gidermesi halinde bu durum fail hakkında bir cezada indirim sebebi olacaktır. Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2011/23129 Esas ve 2013/6616 sayılı kararında, teşebbüs aşamasında kalmış olan suçlar bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağına başka bir deyişle, etkin pişmanlığın söz konusu olabilmesi için suçun icra hareketlerinin tamamlanmış olması gerektiğine karar verilmiştir. Aynı kararda, hükmün kesinleşmesi ifadesinin kanun yoluna başvurulmasından öncesini kapsadığına hükmolunmuştur. Ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesi, bir başka kararında (4.07.2006, 2005/16954 E-2006/7164 K) Yargıtay tarafından karar bozulup yerel mahkemeye döndüğünde dahi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağına karar vermiştir, bugün için doktrinde hâkim olan görüş de Yargıtay 6. Ceza Dairesinin hükmüyle paraleldir.

Mala karşı işlenen suçlar bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi bazı şartlara bağlıdır. Bu suç tipleri bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için fail tarafından bir pişmanlık belirtisi olarak kendi rızasıyla bu zararın tazmininin yapılmış olması gerekir. Bu ifade, zararın tazmini için yapılacak ödemenin yahut suçun konusu olan malın bizzat fail tarafından geri verilmesi gerektiği anlamına gelmez. Şöyle ki, failin rızasıyla ve yönlendirmesiyle bu ödeme bizzat fail tarafından yapılabileceği gibi bir üçüncü kişi tarafından da yapılabilir. Buna ek olarak yapılan tazminin, verilen zararı karşılaması gerekir. Zarar; fail fiili işlemeseydi malın bulunacağı durum ile fail fiili işledikten sonra malın meydana geldiği durum arasındaki farktır. Eğer zarar kısmen giderilecek ya da suçun konusu olan mal kısmen iade edilecek ise 168/4 uyarınca, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, mağdurun rızası aranır.

Etkin pişmanlık hükümlerini uygulayabilmek için fail tarafından bir pişmanlık belirtisi gösterilmesi şarttır. TCK 168’de bu durum ‘bizzat pişmanlık göstererek’ ifadesiyle ortaya konulmuştur. Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 4.2.2013, 2011/18480 E.-2013/1925 Kararında sanığın polis tarafından kovalanması neticesinde yapılan üst aramasında polis tarafından bulunmadan üzerindeki parayı teslim etmesi ve bu paranın da Cumhuriyet Savcısının emriyle müştekilere iade edildiği durumda etkin pişmanlık şartlarının oluştuğunu kabul etmemiştir. Bu olayda fail, ‘bizzat pişmanlık’ göstermediği gibi, paranın mağdurlara iadesi de yine kendi rızası hilafına olmamıştır.

Etkin pişmanlık, cezada bir şahsi indirim sebebi olduğundan iştirak halinde işlenen suçlarda yalnızca etkin pişmanlık şartlarını taşıyanlar bakımından bir indirim söz konusu olacaktır. Başka bir deyişle, sadece zararı tamamen kendi rızası hilafına karşılayan şerikin cezası bakımından bir indirim söz konusu olacaktır. Ancak burada Yargıtay’ın getirmiş olduğu bir uygulama bulunuyor. Buna göre, şeriklerden biri tarafından zarar tazmin edildiğinde buna diğer şerikler açıkça karşı çıkmıyorlarsa bu takdirde diğer şeriklerin cezalarında da indirim yapılacaktır.

Mağdurun zararının giderilmesine dair bir talebi bulunmadığında ne olacağı hususunda kanunda açıkça bir hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 14.2.2012, 2011/11483 E.- 2012/7919 Kararı ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 14.4.2004, 2003/2036 E.- 2004/3188 Kararı, bu halde de etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği yönündedir. Etkin pişmanlık, onarıcı adalet ilkesinin bir ürünü olduğundan bu yönde verilen kararlar da adalet düşüncesine daha uygundur. Çünkü fail pişmanlığını bizzat gösterdiğinde ve meydana gelen zararı telafi etmek istediğinde, TCK m. 168 hükmü uygulama alanı bulacaktır. Mağdurun zarar tazminini istemiyor oluşunda, etkin pişmanlık şartlarını yerine getiren failin bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle bu hallerde dahi etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilmelidir.

Seda AYDOĞDU - Hukukçu

 

 

 Av. Halil ÖZYOLCU - Çukurambar, 1463. Cadde, No: 4/7, Çankaya/ANKARA – Tel: 312.2846063 

Yorum yapabilmek için Giriş yap ya da Kayıt ol.

BİZİ TAKİP EDİN

Twitter

Facebook

POPÜLER HABERLER