07.12.2020, Pazartesi 10:45 0 Yorum | 69 Görüntülenme

#Asıl İşveren- Alt İşveren İlişkisi|

 

#Asıl İşveren- Alt İşveren İlişkisi|

  BELGE NO: 613

DAVA

:

#Ücret Alacağının Tahsili|

HUKUKİ TARTIŞMA

:

#Asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu|

İLGİLİ MEVZUAT

:

 

GÖREV

:

İş Mahkemesi

İLGİLİ İÇTİHATLAR

:

Hukuk Genel Kurulu 2015/123 E. , 2017/239 K.

AÇIKLAMALAR

:

#Taraflar arasındaki “ücret alacağının tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Edirne İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.02.2013 gün ve 2011/631 E., 2013/87 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 25.04.2014 gün ve 2013/8252 E., 2014/9915 K. sayılı kararı ile;

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan 11.09.2010 tarihinde işverence " feshedildiğini, ücretinin ödenmediğini beyanla, ücret alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekili, davacı ile davalı arasında kurulmuş herhangi bir iş sözleşmesinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununun kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hak edişlerinden ücret kesme yükümlülüğü başlığını taşıyan 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur.

Aynı maddenin son fıkrasında ise “Bu maddede kamu tüzel kişilerine ve bazı teşekküllere verilen yetkileri 2 nci maddenin altıncı fıkrası gereğince sorumluluk taşıyan bütün işverenler de kullanmaya yetkilidir” denilmiştir.

Somut olayda dosya içeriğinden ve özellikle davalı tanığı olarak dinlenen ...’ın beyanından davacının davalı şirkete ait inşaat işyerinde davacının davalı şirketten iş alan alt işveren işçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının işyerinde yaptığı çalışma karşılığı hak kazandığı ücret alacağının ödendiği usulüne uygun olarak ispatlanamamış olmasına göre asıl işveren konumundaki davalı şirketin İş Kanunu’nun 36 ncı maddesinin son fıkrası gereğince üç aylık ücretle sınırlı olarak ücret alacağından "sorumluluğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."

Dava ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde iş sözleşmesi uyarınca 10.07.2010 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın 11.09.2010 tarihinde işverence feshedildiğini, bu süre zarfında davacının işini gereği gibi ifa etmesine karşın ücretinin ödenmediğini ileri sürerek 6.000 TL alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı ile davalı arasında kurulmuş herhangi bir iş sözleşmesinin bulunmadığını, davacının tamamen soyut beyanlar ile alacak talebinde bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava dışı ... ile davalı şirket arasında, davalıya ait inşaat işyerinde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre davalının asıl işveren olarak davacı işçinin ücret alacağından sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.

asıl işveren- alt işveren ilişkisi" 4857 sayılı İş Kanununun "tanımlar" başlıklı 2. " maddesinde düzenlenmiştir.

Anılan maddenin altıncı fıkrası uyarınca "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine " ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir”. 27.09.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 3. maddesinde ise ""alt işveren" tanımlanmış ve alt işverenin "Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet " üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde "aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları " ifade " ettiği belirtilmiştir.

Yönetmeliğin 4. maddesinde de "asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" düzenlenmiş ve bu " ilişkisinin kurulabilmesi için;

Asıl işverenin işyerinde mal veya hizmet üretimi işlerinde çalışan kendi işçileri de bulunmalıdır.

b) Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.

c) Alt işveren, üstlendiği iş için görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır.

ç) Alt işverene verilen iş, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir iş olmalı, asıl işe bağımlı ve asıl iş sürdüğü müddetçe devam eden bir iş olmalıdır.

d) Alt işveren, daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kimse olmamalıdır. Ancak daha önce o işyerinde çalıştırılan işçinin bilahare tüzel kişi şirketin ya da adi ortaklığın hissedarı olması, alt işveren ilişkisi "kurmasına engel teşkil etmez." denilmiştir.

Bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, bir işverenin, başka bir işverene ait işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı bir işin veya işletmenin ve işin gereği olarak teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir faaliyet dolayısıyla asıl işin bir bölümünde iş alıp, kendisine iş sözleşmesi ile bağlı işçilerini çalıştırması mümkündür. Çalıştırdığı işçiler, onun yönetim ve denetimine tabi olarak iş görme edimini yerine getirirler, ücretleri ile diğer haklarını da ondan alırlar. Asıl işverenin alt işverenin işçileri ile herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak, işçiler sözleşmesel sorumluluk bakımından alt işverene bağlı olsalar da asıl işverene ait bir işi icra etmektedirler. Bu nedenle, kanun koyucu mali açıdan güçsüz olan ve alt işveren yanında çalışan işçilerin ücret ve diğer haklarını korumak ve alt işverenden alacaklarını alamama tehlikesini önlemek "amacıyla 4857 sayılı İş Kanununun "tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 6. fıkrasında "asıl işveren- alt " "işveren" ilişkisinin tanımlandıktan sonra fıkranın devamında "Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin " işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu "toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur." düzenlemesine " yer vermiştir.

Anılan madde uyarınca asıl işveren alt işverenin işçilerinin çalıştıkları işyeri ile ilgili İş Kanunundan ve hizmet sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle beraber birlikte sorumlu olur. Kanunda geçen “birlikte” kavramının sorumluluk hukukunda düzenlenen kanundan doğan müteselsil sorumluluk olduğu doktrinde kabul edilmektedir (Çenberci M., İş Kanunu Şerhi, s. 120-121; Esener T., İş Hu¬kuku, s.79; Uygur T., Temel Kavramlar, s.269, Çelik N., İş Hukuku, s. 46; Narmanlıoğlu Ü., Ferdi İş İlişkileri, s. 118; Tunçomağ/ Centel, İş Hukukunun Esasları, s. 58, Süzek Sarper, İş Hukuku, s. 42, Güzel Ali, Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi, s. 45; Aktaran Aydınlı İ., Türk İş Hukukunda Alt işveren ilişkisi ve Muvazaa Sorunu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008, s. 190-191).

Hukuk Genel Kurulunun 09.10.2013 gün ve 2013/9-1559 E., 2013/1461 K. sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir.

Müteselsil borçluluğun, alacaklının alacağına kavuşabilmesi için borçlular arasında seçimlik bir imkan sağlaması ve borçlulardan birinin ödememe riskine karşı alacaklıyı koruyan yapısı nedeniyle işçilik alacaklarının korunması bakımından işçiye daha kapsamlı bir güvence sağladığı kuşkusuzdur.

iş sözleşmesinin taraflarından olan işçinin en önemli borcu iş görme ediminin yerine getirilmesi iken işverenin de bu sözleşme kapsamında en önemli borcunu ücret ödeme borcu oluşturmaktadır. Ücret alacağı ile ilgili olarak, çalıştığını ispat yükü işçide olup ücretin ödendiğini ispat yükü ise işveren üzerindedir. İş görme edimi fiili bir olgu olduğundan, kural olarak her türlü delille ispat edebilir.

Bu kısa açıklama çerçevesinde somut olaya bakıldığında, dava dışı ...’ın davalı şirkete ait inşaat işyerinde su tesisat işini üstlendiği, davacının ise bu kişi yanında çalışarak kaynak işlerini yaptığı, davacının bu şekilde gerçekleşen çalışmasının hem davalı tanığı olarak dinlenen ...'ın hem de diğer davalı tanığının beyanından açıkça anlaşıldığı gibi iş görme ediminin kanıtlanması bakımından davacı işçi tarafından gösterilen tanıkların beyanlarından da anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava dışı ... ile davalı şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının da davalı şirketten iş alan alt işveren işçisi olarak asıl işverene ait inşaat iş yerinde çalıştığı sonucuna varılmakta olup, davalı "işverenin 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinde düzenlenen "birlikte (müteselsil) sorumluluk" " nedeniyle davacı işçinin ödenmeyen ücret alacağından sorumlu olacağında kuşku bulunmamaktadır.

davalı asıl işveren tarafından davacının çalıştığı süreye ilişkin ücretin ödendiği kanıtlanamamıştır.

Her ne kadar, Özel Daire bozma kararında davalı şirketin 4857 sayılı İş Kanununun 36. maddesi uyarınca ücret alacağından sorumlu olacağı gerekçesine yer verilmiş ise de bu gerekçe asıl işverenin 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca alt işveren ile birlikte (müteselsil) sorumluluğunun bulunması nedeniyle somut olaya uygun düşmemektedir.||

 

 

Av. Halil ÖZYOLCU - Çukurambar, 1463. Cadde, No: 4/7, Çankaya/ANKARA – Tel: 312.2846063  Belge No: 613

Yorum yapabilmek için Giriş yap ya da Kayıt ol.

SON EKLENENLER

#Cismani Zarar|

#Cismani Zarar|

07.12.2020

BİZİ TAKİP EDİN

Twitter

Facebook

POPÜLER HABERLER